Köşe Yazıları \ Onlar bu konuda asla kınanmazlar.

Onlar bu konuda asla kınanmazlar.

“Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.” (Mü’minun 5,6)

 

            Kurtuluşa eren mü’minler hanımları ve cariyeleri müstesna ferçlerini, avret yerlerini her-kesten korurlar. Irz ve namuslarını muhafaza ederler. Allah’ın kendilerine tanımadığı nikâh dışı ilişkilere girmezler. O mü’minler ırz ve namuslarını korumalarının felâha erme sebebi olduğunu bi-lirler. Felâha erebilmek için mutlaka Allah’ın istediği biçimde ırz ve namusun korunması gerek-mektedir. Allah’ın yasakladığı nikâh dışı ilişkiden, zinadan, fuhuştan uzak durmak gerekmektedir. Bu korunmanın ölçüsünü de Allah ve Resulü belirleyecektir. Yani bir Müslüman erkek ve kadın ırzını kime karşı koruyacak, kime karşı korumayacak bunu kendi kendine belirlemeye kalkışma-yacaktır.
 
 Bu konuda da söz sahibi Allah ve Resulü olmalıdır. Erkekler hanımları ve cariyelerine karşı, kadınlar da kocalarına karşı ırzlarını korumak zorunda değillerdir. Kadınlar kocalarının ko-calar da kadınları ve cariyelerinin namuslarını kullanabilir, onlardan istifade edebilir.

 

            Evet, ırz ve namuslarını korurlar onlar. Allah’ın kendilerine lütfettiği bedenlerini, organ-larını Allah için tertemiz tutarlar. Uzuvlarını Allah’ın istemediği yerlerde asla kullanmazlar. Cinsel hayatlarını Allah’ın istediği şekilde değerlendirirler. Allah’ın kendilerine verdiği erkeklik ve kadınlık özelliklerini Allah’ın istemediği yerlerden, yollardan korurlar. Meşru dairede eşleri ve cariyeleri ile cinsel arzularını doyuma ulaştırırlar. Onlar bu konuda asla kınanmazlar. Yani meşru dairede, Al-lah’ın izin verdiği sınırlar içinde dört tane karısı olan ve de cariyeleri olan bir Müslüman onların namuslarından istifade konusunda asla kınanmaz. İstediği kadar Allah kınanmaz desin şimdi in-sanlar kınayıp geçiyorlar değil mi? Birden çok evlenen Müslümanlar bu toplum tarafından kınanı-yor, yadırganıyor, dışlanıyor. Sanki insanlar Allah’la yarışırcasına, sanki bu işi Allah’tan daha iyi bilircesine böyle Müslümanları kınamadan yana bir tavır alıyorlar.

 

Hanımlarımızın, çocuklarımızın namusuna çok dikkat etmek zorundayız. Dilim varmıyor söylemeye ama, Allah korusun, Ekmek kırıntılarını yere saçmamaya dikkat ederken, dökülenleri topla-ma çabası içine girerken Allah’ı yanında bilen adam, karısının, kızının namusunu çarşı-pazarda, dük-kanlarda, tezgahtarların önünde yerlere saçarken sanki Allah’ın yanımızda olduğunun hiç farkında de-ğiliz.
 
Yani biz Allah’ın hayatımıza karıştığına inandığımız konularda Allah’ın bizimle beraber olduğuna inanıyoruz, diğer konularda sanki Allah hâşâ bizimle beraber değil. Kimileri fâiz konusunda çok titiz davranırken, çocuğunu eğitmeye dikkat etmiyor. Sanki fâiz konusunda Allah yanı başında da, çocuk-larının Müslümanca eğitimi söz konusu olduğu zaman Allah yanında değil.

 

Kimileri annesiyle bir hafta görüşmemeye tahammül edemezken, aylar, yıllar hiç rahatsız olma-dan Kur’an’la ve Resülüyle görüşmeden hayatını sürdürebiliyor. Her hafta annesiyle görüşmesi gerek-tiği konusunda Allah’ı yanı başında biliyor, ama aylar yıllar Kitapla ve peygamberle görüşmezken san-ki Allah yanında değil.

 

Veya sofrada ekmek kırıntılarının yere saçılması konusunda yanı başındaki Allah’ın görme-sinden utanan kimi Müslümanlar, âyet ve hadislerin hükümlerinin kendi hayatında, toplum hayatında paramparça, darmadağın olması konusunda Allah’la beraber olduğunu düşünmüyor bile. Öyle yapma-yalım, Rabbimizin her an yanımızda olduğunu, her an onun huzurunda ve kontrolünde olduğumuzu unutmadan bir hayat yaşayalım.
 
 Özellikle kendi ırzımıza, ailemizin namusuna azami dikkat edelim. Allah yardımcımız olsun. Selam ve dua ile..
                             
  Ali Küçük

 

 

 

 


Paylaş

Ziyaretçi Defteri

    Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak için ziyaretçi defterini kullanabilirsiniz.

  • Deftere Yaz / Oku