Köşe Yazıları \ “Namazlarına riayet ederler.”

“Namazlarına riayet ederler.”

 

 “Namazlarına riayet ederler.” (Mü’minun 9)

 

         Onlar namazlarında huşu sahibidirler. Namazlarında huşu içindedirler. Onlar haşyet içinde bir namaz ikame ederler, Allah huzurunda olmanın bilinci içinde bir namaz icra etmektedirler. On-lar namazda Allah’tan mesaj almanın, Allah’a tekmil vermenin bilinci içindedirler. Onlar namaz-larında huzurunda bulundukları Rablerinden haşyet içindedirler, Rablerinin azametinden tir tir tit-remektedirler. Kalpleri Allah’ı ve Allah’ın ayetlerini anmakla yumuşamış, Allah’ı ve Allah’ın ayet-lerini hatırlamaktan zevk alan kimselerdir onlar.
 
Rablerini razı edememenin, Rablerinin hatırının kazanamamanın, Rablerinin istediği kulluğu yapamamanın endişesi ve derdiyle kıvranırlar. Allah’ı gücendirmekten korkarlar, Allah’ı razı edememekten korkarlar. Haşyet korku mânâsınadır, ama yılandan, çıyandan, akrepten korkmak ayrıdır, kişinin anasından korkması ayrıdır değil mi? Niye korkar kişi anasından? Acaba kalbini kırdım mı? Acaba rızasını alamadım mı diye korkar değil mi? Kişinin babasından korkmasıyla anasından korkması farklıdır. İşte o müminler de Rablerin-den böylece bir haşyet içindedirler. Rablerinden Rablerinin rahmetinden ve cennetinden kesin-likle ümitlerini kesmemekle beraber acaba mı ki? Diye yine de korku içinde bir hayat yaşayarak her an daha iyiye, daha güzel bir Müslümanlığa çabalarlar.
 
Onlar namazlarında aldıkları mesajları hayatlarında uygulayamamanın endişesiyle üzülür-ler. Namazlarında okudukları cehennem ayetlerinin, vaiyd ayetlerinin korkusuyla sapsarı kesilirler. Cennet ve mükâfat ayetleriyle sevinip coşarlar. Rableri tarafından kendilerine sunulan yasal ör-neklere, peygamberlere benzemeye çalışırlar. Onlar namazda Rablerinin huzurunda olduklarının bilinci içinde başlarını öne eğerler, bakışlarını aşağıya indirirler, sağa sola kaydırmazlar, seslerini alçaltırlar, bel kırarlar, boyun bükerler, Allah huzurunda küçüklüklerini, acizliklerini itiraf için yüz-lerini ayaklarının altında ezip çiğnedikleri topraklara sürerler. Rableri huzurunda hiçliklerini ortaya koyarlar. Onlar namazlarında bedenlerini de kalplerini de Rablerine teslim edip başka şeyler dü-şünmezler. Konuşmazlar, bir şey yiyip içmezler. Namazın bilincindedirler onlar.
 
 Namazda okuduk-ları ayetlerin bilincindedirler. Namazın tekbirinin, kıyamının, rükusunun, secdesinin farkındadırlar. Namazda ne dediklerinin, ne yaptıklarının farkındadırlar onlar. Onlar namazlarında huşû sahibi-dirler. Onlar namazlarında tüm varlıklarıyla, kalpleriyle bedenleriyle Rablerine yönelmiş kimseler-dir. Namazın ta başlangıcı olan abdestten, gusülden kıbleye dönüşe, Allah için niyetten kıyama, kıraate, rüku ve secdeden okudukları ayetleri anlayıp üzerinde tefekkürden Allah huzurunda du-ruş bilincine varıncaya kadar Allah adına bir namaz ikame etmenin bilinci içindedirler.
 
Evet namazda huşulu olabilmek için namazda ne dediğimizin, ne okuduğumuzun farkında olmak zorundayız. Ne dediğini, ne okuduğunu, okuduklarının ne anlama geldiğini bilmeyen kim-senin kıldığı namaz bir sarhoşun namazı gibidir. Çünkü Rabbimizin, kitabımızın başka bir aye-tinde ne dediğinizi, ne söylediğinizi bilemeyecek kadar aklınız başınızda değilse namaza yak-laşmayın buyurduğunu biliyoruz. Ne dediğimizi bilerek bir namaz kılacağız ve namazda nasıl bir mesaj almışsak öylece bir hayat yaşayacağız. Aksi takdirde namazda bir şeyler okuyorsun ama okuduğun bu ayetlerin ne dediğinden habersiz olursanız böyle namaz olmaz. Evet o mü’minler  Namazlarını muhafaza ederler. Namazlarını korurlar. Namazlarını kaybetmemek için tüm gay-retlerini teksif ederler.
 
Namazlarının üzerine titrerler. Çünkü namaz gitti mi tüm hayat gitmiş de-mektir. Bir Müslüman için namazsız bir hayatın düşünülmesi mümkün değildir. Ben müslümanın diyen bir insanın namazsız bir hayat yaşaması hiçbir zaman düşünülemez. Namazsız Müslü-manlık olmaz. Namazın korunması, namazın hayatta fonksiyonunun korunması, varlık sebebinin korunması demektir. Yani namazın topyekun hayata hakim olmasının korunması demektir. Yani namazı muhafaza demek, namazla Allah’tan alınan mesajı muhafaza etmek ve namaz sonrası hayatı onunla düzenlemek demektir.
 
Yani o mü’minler namazla Allah’tan mesaj alan ve bu mesajı seccadede unutmayan, namaz sonrası hayatlarında da sürdüren, muhafaza eden ve hayatlarını bu namazla, bu mesajla dengede tutmayı beceren kimselerdirler. Namazda okudukları surelerin mânâlarını, muhtevalarını unutmayıp, muhafaza edip vermelerinde, almalarında, küsmelerinde, barışmalarında, giyimlerinde, kuşamlarında, evlenmelerinde, boşanmalarında, okumalarında, yazmalarında, hukuklarında, eğitimlerinde, namuslarında, iffetlerinde uygulamaya koyan kimse-lerdir onlar. Yani namazda aldıkları mesajla hayatlarını düzenlemeyi beceren kimselerdir onlar. Rabbim bizi de onlardan etsin inşallah. Selam ve dua ile…
 
Ali Küçük


Paylaş

Ziyaretçi Defteri

    Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak için ziyaretçi defterini kullanabilirsiniz.

  • Deftere Yaz / Oku